ESC ile ekranı kapatabilirsiniz.

KöktürkçeKöktürkçe Türkçe'nin Özü

Mani Dini

5.4.1 Mani Dini

Mani dini yani Maniheizm. Mani tarafından kurulmuştur ve gnostik dinlerin en iyi örneğidir. Hristiyanlık, Budizm, Mazdeizm, Zurvanizm gibi bir dinlerden birçok unsuru içine katmıştır.

5.4.1.1. Mani’nin Hayatı

Mani dininin kurucusu Mani Suristan’da doğmuştur. Baba tarafından Part Hanedanı’na mensuplardır. Partlar bir dine dayalı olarak bir devlet kurma düşüncesi içindedirler. Mazdeizmi düzenleyip yeni bir din çıkarmayı düşünüyorlardır. Sasanîler engel olur ve düzenleme yapamazlar bu plan böylelikle gerçekleşmemiş olur. Mani dini bu olay sonrası doğar. Mani’nin babası Futtak, bir gün “ Ya Futtak. Et yeme, şarap içme, kadınlarla ilişkiye girme” diye bir ses duyar ve bu ses üç gün boyunca devam eder. Bu sesleri işittikten sonra Futtak, Mugtesile diye bir cemaate katılır. Bu cemaate katıldıktan kısa bir süre evladı Mani dünyaya gözlerini açar. Mani dünyaya geldikten sonra kısa bir süre içinde değişik ve her insanda olmayan özellikler taşıdığı anlaşılır. Güzel ve öğüt dolu hikmetli sözler söylemeye başlar. Bunu gören Futtak, oğlu Mani’yi alır ve cemaatinde ki arkadaşlarıyla tanıştırır. Mani 12 yaşında geldiğinde et-Tevm adlı melekten ilk vahiy alır. Melek ona topluluğunu bırakıp, gelenek ve göreneklerle ilgilenip, mutlu olmayı bırakması gerektiğini söyler. Yaşı küçük olduğu için biraz daha beklemesini iletir. Mani 24 yaşına geldiğinde babasıyla beraber bulunmuş olduğu Mugtesile adlı topluluktan ayrılır. 40 yaşlarına doğru geldiği zaman melek tekrar gelir ve Mani’ye; “Mani. Benden ve beni sana gönderen Rabb’ından selam olsun. Şüphesiz Rabb’ın sana, hakka ve gerçeğe çağırmanı emretti. Bütün bu hususlarda çabanı sarf et ve uğraş der.” (Güngör,2020:114). Bu çağrının üzerine Mani, Fars ve Mekran kıyılarını takip ede ede Hindistan’ın yolunu tutar. Buralarda yaptığı, bulunduğu çağrımlarla Budizm’e inanan birçok vatandaşı kendi dinine mensup etti. 2 yıl Hindistan’da bulunup geri dönen Mani, İran hükümdarı Şâpur b. Erdişir’in daveti ile İran’a gidip dinini yayar. Şapurgan eserini orada çıkarıp hükümdara hediye eder. Hristiyan ülkelere yolladıkları misyonerlere onların dininin kitabıyla gidin emrini vermiştir. İran hükümdarının ölmesiyle peşi sıra gelen olayların sonucu Mani’ye ağır patlamıştır ve Mani’yi, İran’ın süre gelen dinini, kültünü bitirdiği suçuyla hapse atmışlardır. Rivayetlere göre, Mani’nin ölümünden hemen sonra vücudu ortadan kaldırılmış, parçalara bölünmüş ve başı da Cundişapur şehrinin kapısına asılmıştır. Geriye kalan parçaları ise çöpe atılmıştır. İncil’de bulunan Hz. İsa’nın hayat hikâyesi ile benzer özellikleri sıkça görülür(Güngör,2020:112-116).

Hayatını dinini yaymakla geçiren ve suçlu konuma düşüp hapishanelere düşen bir adamdır Mani. Ölümünden sonra yaşadıkları hiç iç açan şeyler değildir.