
2.4. Dağ Kültü
Türk din tarihinde dağ kültü önemli bir yere sahiptir. Bu kült doğrudan doğruya GökTanrı inancı ile bağlantılı bir külttür. Yer-su için en önemli mümessil dağdır. Hunların eski toprağı olan Yeni – si – şan yahut Şan – din – şan sıra dağlarındaki Han – yoan dağında Hunlar her yıl Gök Tanrı için kurban keserdi. Orta Asya’da bulunan diğer Türk kavimlerinde de durum farksız değildi. Dağ yüce ve kudretli, yüksek gözüktüğü için onlara ilahi bir güçmüş gibi geliyordu bu suretle Çin kaynaklarının vesilesiyle de dağlarda kurban kesildiği anlaşılmaktadır. Altaylı Şor ve Bellekler kurbanlarını Gök Tanrı’ya dağın en tepesinde yaptıkları ayinlerle sunarlar ve bu ayine “tengere tayıg” adını verirler. Gardizi’ye göre ise Türkler dağların tanrı makamı olduğuna inanırdı. Kutadgu Bilig’de geçen “Ötüken beyinin hikmetli sözleri” ifadesini örnek olarak alırsak bir dağın konuşturulduğunu görebiliriz. Cüveyni’nin tespit ettiği bir Uygur efsanesine göre Uygurların bolluk ve bereket sağladığına inandıkları muhaddes dağları vardır. Bu dağların adına da Kuttag denir. Bu dağ o zaman Çinliler tarafından alındıktan sonra Uygurların hali vakti kalmamıştır. ( İnan,2018: 39-45) Aşağıdan yukarıya bakan bir insanın genelde göreceği renk mavidir. Dağların arasında bulunan mavilikler dağları kutsallaştırmaya en büyük etkendir. Onları daha görkemli ve güzel gösterir. Dağlar yüksek olduğu için, Gök Tanrı’ya yakın diye düşünülür. Mantıken bu düşünce insanın kulağına saçma gelmez. Hele o zaman ki insanlar için hiç saçma olmamıştır ki dağlara bir inanç yüklenmiştir. Dağlar Gök Tanrı’ya yüksek olduğu için kurbanlarını bile dağın en yüksek noktalarına çıkıp kesmeye çalışmışlardır ki Tanrı onları görsün belki de ödüllendirsin. Bu düşüncenin olduğu ortamda bu tarz şeyler çok normal.