ESC ile ekranı kapatabilirsiniz.

KöktürkçeKöktürkçe Türkçe'nin Özü

Gök Tanrı

2.2. Gök Tanrı

Tanrı inancı süregelen bir özelliğe sahiptir. Nemeth ve Hommels gibi araştırmacıların da belirttiği ve Türklerin Tanrı inancının bilinenden de eski bir dönemde başladığını kanıtlar nitelikte olan Sümerlerin Dingir adındaki Tanrısı ile Türklerin Gök Tanrı’sı arasındaki paralelliğe dikkat çekmişlerdir. Bu inançlar içinde bilinen en eski terim Tanrı’dır. Çin yıllıklarında Hunların Gök Tanrı’ya inandıkları yazar. M.Ö V. Yüzyılda yaşayan Konfüçyüs’ün eserlerinde Tanrı “T’ien” olarak geçer. Sinolog Eberhard’ın görüşlerine göre M.Ö 1500’lerde Çin’de tarım kültürü ve avcılık aktifken, Shang sülalesinin olduğu konumda Türklerin gelmesiyle at yetiştiriciliğine dayanan bir çoban kültürü gelmiştir. Gök Tanrı inancını beraberinde getiren Türkler semavi kültler oluşturmuştur. Gök Tanrı’nın hakanlara kut ve güç verdiği, kozmik düzenin, toplumların ve insanların kaderlerinin ona ait olduğu düşünülürdü. İbadethaneleri yoktu, tapınakları yoktu. Herhangi bir resmi veya putu olup tapınılmamıştı. Kaynaklar M.Ö 121’de Çinlilerin bir Hun prensini yendiğini ve bölgesini ele geçirdiğini orada da altın renginde bir put bulduğunu söylemekte. Çin tarihçileri bu duruma Hunların bu putun karşısına geçip Gök Tanrı’ya kurban sunduğunu söylemektedir. Her şekilde bu putun yine de bir tapınma aleti değil aracı görevi gibi kullanıldığını anlamaktayız. Gök Tanrı’nın antropomorfik özellikler taşıdığını bazı destanlardan görebiliriz. Tanrı’nın çocukları ibaresiyle anlatılan bu durum en azından Türk Gök Tanrı’sında geçmediğini Eliade söyler.Her ne kadar Tanrı’nın Türkleri koruması ve başka milletlerden üstün tutması düşüncesi mevcut olsa da , Türkler Gök Tanrı’nın sadece kendileri için değil tüm evren için bir olduğunu düşünmektedir.(Günay,Güngör,2019: 47-57) Türkler Gök Tanrı inancından itibaren gerek kültleri gerek inanışları olsun bu zamana kadar birçok inanış biçimi getirmiştir. Şu an kelime dağarcığımızı genişleten çoğu deyim ve atasözü o zamanlardan gelmiştir. Gök Tanrı inancı ile Türkler inanç sistemine put sokmamak için her şeyi yapmıştır. Hunlarda belirtilen altın renginde ki put Tanrıya sunulacak kurban için sadece bir aracı olarak gözükmektedir. Kül Tigi Âbidesi doğu yüzü 25’de yazan “Başlayu Kırkız kaganıg balbal tikdim. Türk budunug atı küsi yok bolmazun tiyin kangım kaganıg ögüm katunug kötürmiş tengri il birigme tengri Türk budun atı küsi yok bolmazun [tiyin özümin ol tengri] yani “Önce Kırkız kağanını balbal olarak diktim. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye” olarak devam etmekte olan yazıda görüldüğü gibi Tanrı’nın geçtiği ve bu suretle hakanların Tanrı tarafından yönlendirildiğini, görevlendirildiğini çıkarabilmekteyiz. “Osmanlı sultanları, kendilerini “zıllu’llahi fi’lâlem” yani “Tanrı’nın yer yüzündeki gölgesi” olarak görmek suretiyle âdeta klasik Îslam hilafet anlayışından ayrılıp, geleneksel Türk hâkimiyet anlayışını devam ettirmektedir”(Günay, Güngör. 2019: 53) Bu da eskiden beri bazı şeylerin değişmeden günümüze geldiğini göstermektedir.